Damla
New member
Ciro ne demek? “Kârlı görünüp cebinde bozukluk kalması” sanatına giriş!
Selam sevgili forumdaşlar!
Bugün öyle bir kavrama dalıyoruz ki hem ekonominin kalbinde atıyor hem de insanın iç sesinde yankılanıyor: Ciro.
Evet, şu kulağa zenginlik çağrıştıran, ama sonu genellikle “ama o kadar da kazanmıyoruz ya…” cümlesiyle biten sihirli kelime.
Hazırsanız, ekonominin bu cilalı kelimesine biraz mizah, biraz toplumsal gözlem, biraz da samimi forum havası katalım.
Kemerleri bağlayın, çünkü bu yazıda hem güleceğiz hem “vay be” diyeceğiz.
Ciro nedir? Sadece para mı döner, kafa da mı döner?
Basit tanımıyla ciro, bir işletmenin belirli bir dönemde yaptığı toplam satış tutarıdır. Yani “kasaya giren tüm paraların toplamı”.
Ama durun, hemen sevinmeyin. Çünkü o para, genellikle kasada uzun kalmaz. Vergi ister, kira ister, çalışan ister, elektrik ister, su ister…
Yani ciro, aslında “gelirin romantik versiyonu”dur. Paranın “ben geldim ama hemen gideceğim” dediği andır.
Hani bazı arkadaşlar vardır, cuma günü maaşı alır, pazar günü ‘borç var mı?’ diye mesaj atar ya, işte o ruhun ticari hali cirodur.
Erkek bakış açısı: Stratejik hesaplar, Excel dosyaları ve kahve fincanı istatistikleri
Bir erkek, “ciro ne demek?” sorusunu duyduğunda hemen bir grafik çizer. Excel açılır, “Bak şimdi” cümlesi başlar.
“Ciro 100.000 TL, gider 80.000 TL, kâr 20.000 TL. Fakat yatırım maliyetini düşersek, amortismanla birlikte efektif getiri düşer.”
Cümle uzadıkça forum sayfası da CPU fanı gibi ısınır.
Bu çözüm odaklı yaklaşımda her şey formüllere, oranlara ve Excel sihrine dayanır.
Ama o arada “müşteri geçen gün para yerine baklava getirdi, onu nereye yazıyoruz?” sorusu gelir, sistem hata verir.
Yine de bu stratejik tavır olmasa ekonomi yürümezdi. Erkek forumdaşların plan yapma, ölçme ve analiz etme merakı, ciroyu rakamdan öte bir “stratejik fetiş” hâline getiriyor.
Bir de o meşhur cümle gelir:
“Abi ciroyu büyüttük ama nakit akışı daraldı.”
İşte o an, herkes sessizleşir. Çünkü kimse gerçekten ne olduğunu tam olarak bilmez ama herkes anlamış gibi yapar.
Kadın bakış açısı: Ciroyu değil, hikâyeyi görür
Kadın forumdaşlar bu konuya bambaşka yaklaşır.
Onlar için ciro sadece sayılardan ibaret değildir, o rakamların ardında bir emek, bir ilişki, bir hikâye vardır.
“Ciro güzel ama çalışan memnun mu? Müşteri tekrar geliyor mu? Markanın itibarı ne durumda?” diye sorarlar.
Yani “ciro”yu bir gelir değil, bir bağ kurma göstergesi olarak görürler.
Bir kadın girişimci, ciroyu konuşurken genellikle şunu da söyler:
“Bu ay satış iyiydi ama insan ilişkilerinde bir tıkanma hissediyorum.”
Bu empatik bakış açısı, işletmeyi sadece büyütmek değil, yaşatmak için de önemlidir.
Çünkü sonuçta ciro, insan eliyle döner. Ve o elin ruh hâli, rakamlara yansır.
Ciroyu mizahi okumak: “Para geliyor ama otobüse biniyorum hâlâ” sendromu
Ciroyu en iyi anlatan halk tabiri şudur:
“Parayı görüyorsun ama dokunamıyorsun.”
Yani işletmede ciro yüksek, ama hesapta hâlâ sıfırdan biraz hallice.
Kafe sahibi arkadaş der ki:
“Bu ay 200 bin TL ciro yaptık.”
Ama bir bakarsın hâlâ ikinci el kahve makinesiyle, bozuk bozuk kahve veriyor.
Sorarsın:
“E abi bu kadar para nereye gidiyor?”
Yanıt gelir:
“Kiraya, personel maaşına, süt toptancısına, POS cihazı komisyonuna, vergiye...”
Yani ciro aslında “çok kazanıyor ama hiç kalmıyor” hayatının kurumsal versiyonudur.
Toplumsal cinsiyetle ciroyu okumak: Kim döndürüyor o çarkı?
Ciroyu büyüten ellerin kim olduğu da ayrı bir mesele. Kadınların işletmelerdeki katkısı çoğu zaman görünmez.
Müşteriyle ilgilenen, sosyal medyayı yöneten, iletişimi yumuşatan kişi genellikle bir kadındır.
Ama raporlarda “ciroyu %15 artırdık” yazarken o görünmez emeğin adı geçmez.
Erkekler genellikle stratejik karar masasında, kadınlar ise müşteriyle bağ kuran cephede yer alır.
Biri “ciroyu artırmak için kampanya yapalım” der, diğeri “ama müşteriler geçen kampanyada şikâyet etmişti” diye hatırlatır.
İşte o denge, sürdürülebilir başarının gizli formülüdür.
Ciro metaforu: Hayatın kendisi gibi dönen bir para akışı
Düşünün, ciro aslında hayatın bir mikrokozmosu gibi.
Para girer, çıkar, döner, yeniden başlar.
Bir gün çoktur, bir gün az.
Tıpkı ruh hâlimiz gibi.
Bazen “bu ay patladık!” deriz, bazen “bu ay niye bu kadar düşük?”
Ama asıl mesele, dengeyi korumak.
Tıpkı ilişkilerde olduğu gibi: sürekli yatırım yapmak, bakım yapmak, ilgilenmek gerekir.
Ciroyu artırmak da tıpkı sevgiyi artırmak gibidir — tek taraflı olmaz.
Forum mizahı: “Ciroyu artırmanın 10 yolu – 9’u bedava kahveyle ilgili”
Burada biraz da forum ruhuna yakışır bir liste yapalım:
1. Müşteriye gülümse, çünkü bedava bir pazarlama aracıdır.
2. Ürün fotoğrafını güzel çek, çünkü herkes önce gözle alışveriş yapar.
3. Ciroyu artırmak için indirim yapma, samimiyetini artır.
4. “Abi şu stoklar ne oldu?” sorusuna cevap verebiliyorsan zaten kârdasın.
5. İşin kötüye giderse, hemen “piyasa durgun” de — forumda kimse sorgulamaz.
6. Ciroyu düşük göstermek vergi açısından faydalı olabilir ama annenin gururunu kırabilir.
7. Erkeksen tablo yap, kadınsan topluluk kur; ikisi birleşirse marka olur.
8. Kahve makinesine bakım yap, çünkü kafein ciroyu döndürür.
9. Herkesle iyi geçin, çünkü müşteriler genellikle gülümseyen tarafa para bırakır.
10. En önemlisi: “Ciroyu artırdık” demeden önce “mutluluğu artırdık mı?” diye sor.
Forum tartışması için sorular
– Sizin için ciro mu önemli, yoksa kâr mı?
– Kadın girişimcilerin görünmeyen emeği sizce nasıl daha fazla değer görebilir?
– Hiç “çok ciro yaptım ama para bitti” anınız oldu mu?
– Ve itiraf edelim: Aramızda “ciro” kelimesini hava atmak için kullanan var mı?
Sonuç: Ciro bir sayı değil, bir yaşam biçimi
Ciroyu konuşmak, aslında “nasıl yaşıyoruz”u konuşmaktır.
Kimimiz sayılarla ölçer, kimimiz ilişkilerle, kimimiz kahkahalarla.
Ama sonunda hepimiz aynı şeyi isteriz:
Yaptığımız işin hem cebimize hem ruhumuza kazanç getirmesini.
Yani sevgili forumdaşlar, ciroyu büyütelim ama iç huzurumuzu küçültmeden.
Ve unutmayın: Hayatta en güzel ciro, paylaşılan mutluluktur.
Hadi şimdi siz anlatın, sizin “ciro hikâyeniz” nasıl?
Selam sevgili forumdaşlar!
Bugün öyle bir kavrama dalıyoruz ki hem ekonominin kalbinde atıyor hem de insanın iç sesinde yankılanıyor: Ciro.
Evet, şu kulağa zenginlik çağrıştıran, ama sonu genellikle “ama o kadar da kazanmıyoruz ya…” cümlesiyle biten sihirli kelime.
Hazırsanız, ekonominin bu cilalı kelimesine biraz mizah, biraz toplumsal gözlem, biraz da samimi forum havası katalım.
Kemerleri bağlayın, çünkü bu yazıda hem güleceğiz hem “vay be” diyeceğiz.
Ciro nedir? Sadece para mı döner, kafa da mı döner?
Basit tanımıyla ciro, bir işletmenin belirli bir dönemde yaptığı toplam satış tutarıdır. Yani “kasaya giren tüm paraların toplamı”.
Ama durun, hemen sevinmeyin. Çünkü o para, genellikle kasada uzun kalmaz. Vergi ister, kira ister, çalışan ister, elektrik ister, su ister…
Yani ciro, aslında “gelirin romantik versiyonu”dur. Paranın “ben geldim ama hemen gideceğim” dediği andır.
Hani bazı arkadaşlar vardır, cuma günü maaşı alır, pazar günü ‘borç var mı?’ diye mesaj atar ya, işte o ruhun ticari hali cirodur.
Erkek bakış açısı: Stratejik hesaplar, Excel dosyaları ve kahve fincanı istatistikleri
Bir erkek, “ciro ne demek?” sorusunu duyduğunda hemen bir grafik çizer. Excel açılır, “Bak şimdi” cümlesi başlar.
“Ciro 100.000 TL, gider 80.000 TL, kâr 20.000 TL. Fakat yatırım maliyetini düşersek, amortismanla birlikte efektif getiri düşer.”
Cümle uzadıkça forum sayfası da CPU fanı gibi ısınır.
Bu çözüm odaklı yaklaşımda her şey formüllere, oranlara ve Excel sihrine dayanır.
Ama o arada “müşteri geçen gün para yerine baklava getirdi, onu nereye yazıyoruz?” sorusu gelir, sistem hata verir.
Yine de bu stratejik tavır olmasa ekonomi yürümezdi. Erkek forumdaşların plan yapma, ölçme ve analiz etme merakı, ciroyu rakamdan öte bir “stratejik fetiş” hâline getiriyor.
Bir de o meşhur cümle gelir:
“Abi ciroyu büyüttük ama nakit akışı daraldı.”
İşte o an, herkes sessizleşir. Çünkü kimse gerçekten ne olduğunu tam olarak bilmez ama herkes anlamış gibi yapar.
Kadın bakış açısı: Ciroyu değil, hikâyeyi görür
Kadın forumdaşlar bu konuya bambaşka yaklaşır.
Onlar için ciro sadece sayılardan ibaret değildir, o rakamların ardında bir emek, bir ilişki, bir hikâye vardır.
“Ciro güzel ama çalışan memnun mu? Müşteri tekrar geliyor mu? Markanın itibarı ne durumda?” diye sorarlar.
Yani “ciro”yu bir gelir değil, bir bağ kurma göstergesi olarak görürler.
Bir kadın girişimci, ciroyu konuşurken genellikle şunu da söyler:
“Bu ay satış iyiydi ama insan ilişkilerinde bir tıkanma hissediyorum.”
Bu empatik bakış açısı, işletmeyi sadece büyütmek değil, yaşatmak için de önemlidir.
Çünkü sonuçta ciro, insan eliyle döner. Ve o elin ruh hâli, rakamlara yansır.
Ciroyu mizahi okumak: “Para geliyor ama otobüse biniyorum hâlâ” sendromu
Ciroyu en iyi anlatan halk tabiri şudur:
“Parayı görüyorsun ama dokunamıyorsun.”
Yani işletmede ciro yüksek, ama hesapta hâlâ sıfırdan biraz hallice.
Kafe sahibi arkadaş der ki:
“Bu ay 200 bin TL ciro yaptık.”
Ama bir bakarsın hâlâ ikinci el kahve makinesiyle, bozuk bozuk kahve veriyor.
Sorarsın:
“E abi bu kadar para nereye gidiyor?”
Yanıt gelir:
“Kiraya, personel maaşına, süt toptancısına, POS cihazı komisyonuna, vergiye...”
Yani ciro aslında “çok kazanıyor ama hiç kalmıyor” hayatının kurumsal versiyonudur.
Toplumsal cinsiyetle ciroyu okumak: Kim döndürüyor o çarkı?
Ciroyu büyüten ellerin kim olduğu da ayrı bir mesele. Kadınların işletmelerdeki katkısı çoğu zaman görünmez.
Müşteriyle ilgilenen, sosyal medyayı yöneten, iletişimi yumuşatan kişi genellikle bir kadındır.
Ama raporlarda “ciroyu %15 artırdık” yazarken o görünmez emeğin adı geçmez.
Erkekler genellikle stratejik karar masasında, kadınlar ise müşteriyle bağ kuran cephede yer alır.
Biri “ciroyu artırmak için kampanya yapalım” der, diğeri “ama müşteriler geçen kampanyada şikâyet etmişti” diye hatırlatır.
İşte o denge, sürdürülebilir başarının gizli formülüdür.
Ciro metaforu: Hayatın kendisi gibi dönen bir para akışı
Düşünün, ciro aslında hayatın bir mikrokozmosu gibi.
Para girer, çıkar, döner, yeniden başlar.
Bir gün çoktur, bir gün az.
Tıpkı ruh hâlimiz gibi.
Bazen “bu ay patladık!” deriz, bazen “bu ay niye bu kadar düşük?”
Ama asıl mesele, dengeyi korumak.
Tıpkı ilişkilerde olduğu gibi: sürekli yatırım yapmak, bakım yapmak, ilgilenmek gerekir.
Ciroyu artırmak da tıpkı sevgiyi artırmak gibidir — tek taraflı olmaz.
Forum mizahı: “Ciroyu artırmanın 10 yolu – 9’u bedava kahveyle ilgili”
Burada biraz da forum ruhuna yakışır bir liste yapalım:
1. Müşteriye gülümse, çünkü bedava bir pazarlama aracıdır.
2. Ürün fotoğrafını güzel çek, çünkü herkes önce gözle alışveriş yapar.
3. Ciroyu artırmak için indirim yapma, samimiyetini artır.
4. “Abi şu stoklar ne oldu?” sorusuna cevap verebiliyorsan zaten kârdasın.
5. İşin kötüye giderse, hemen “piyasa durgun” de — forumda kimse sorgulamaz.
6. Ciroyu düşük göstermek vergi açısından faydalı olabilir ama annenin gururunu kırabilir.
7. Erkeksen tablo yap, kadınsan topluluk kur; ikisi birleşirse marka olur.
8. Kahve makinesine bakım yap, çünkü kafein ciroyu döndürür.
9. Herkesle iyi geçin, çünkü müşteriler genellikle gülümseyen tarafa para bırakır.
10. En önemlisi: “Ciroyu artırdık” demeden önce “mutluluğu artırdık mı?” diye sor.
Forum tartışması için sorular
– Sizin için ciro mu önemli, yoksa kâr mı?
– Kadın girişimcilerin görünmeyen emeği sizce nasıl daha fazla değer görebilir?
– Hiç “çok ciro yaptım ama para bitti” anınız oldu mu?
– Ve itiraf edelim: Aramızda “ciro” kelimesini hava atmak için kullanan var mı?
Sonuç: Ciro bir sayı değil, bir yaşam biçimi
Ciroyu konuşmak, aslında “nasıl yaşıyoruz”u konuşmaktır.
Kimimiz sayılarla ölçer, kimimiz ilişkilerle, kimimiz kahkahalarla.
Ama sonunda hepimiz aynı şeyi isteriz:
Yaptığımız işin hem cebimize hem ruhumuza kazanç getirmesini.
Yani sevgili forumdaşlar, ciroyu büyütelim ama iç huzurumuzu küçültmeden.
Ve unutmayın: Hayatta en güzel ciro, paylaşılan mutluluktur.
Hadi şimdi siz anlatın, sizin “ciro hikâyeniz” nasıl?