Pastadan sonra araç yıkanır mı ?

Ela

New member
Pastadan Sonra Araç Yıkanır mı? Bir Günün, Bir Hayatın Hikâyesi

Selam dostlar,

Bu başlığı açarken gülümseyerek yazıyorum. Çünkü bu sadece “pastadan sonra araç yıkanır mı” sorusunun cevabını arayan bir yazı değil; biraz anı, biraz duygu, biraz da hayatın o tatlı-tuzlu karışımından bir dilim.

Belki siz de okurken kendi “pasta sonrası” hikâyenizi hatırlarsınız.

---

Bir Doğum Günü, Bir Karar Anı

O gün Eylül’dü. Hava ne sıcak ne serin, tam kararında.

Arif’in 43. doğum günüydü. Evde eşi Sevil, masayı kurmuş, pastayı hazırlamış, mumları bile özenle seçmişti. Kızı Zeynep de babasına gizlice bir araba anahtarlığı almıştı.

Akşam oldu, herkes bir aradaydı. Kahkahalar, mumlar, dilekler, “iyi ki doğdun”lar…

Arif, pastadan ilk lokmayı alır almaz mutlu ama bir o kadar da huzursuz bir ifadeyle Sevil’e döndü:

> “Yarın arabayı yıkatmak lazım.”

O an, salondaki herkesin yüzünde aynı ifade belirdi: Şaka mı yapıyor bu adam?

Sevil gülümsedi ama gözlerinde minik bir sitem vardı:

> “Daha pastayı bitirmedik Arif, senin aklın yine arabada.”

Zeynep araya girdi:

> “Babam araba yıkayınca rahatlıyor anne, boş ver. Pasta bitsin, sonra arabayı da temizler.”

Ama mesele o kadar basit değildi. Arif için araba sadece bir araç değildi; düzenin, kontrolün ve belki de hayatın üstündeki hâkimiyet hissinin simgesiydi.

---

Arif’in Stratejisi: “Hayatı Temiz Tutmak Gerek”

Arif, işinde titiz, hayatta da kuralcı bir adamdı.

Bir işi yapacaksa, onu doğru yapacaktı. Pastadan sonra araç yıkanmaz mıydı?

Onun için “pasta sonrası” tatlı bir an değil, planlanmamış bir zaman dilimiydi.

> “Şeker, camda iz bırakır. Kuş gelir, toz konar. Bugün yıkarsam, yarın kafam rahat olur,” derdi.

Erkek forumdaşlar şimdi burada Arif’i anlayacaktır. Çünkü o, tipik bir çözüm odaklı adamdı.

Sistemi korumak, aksaklığı önceden çözmek, hayatın her alanında bir strateji çizmek onun tarzıydı.

Ama Sevil için mesele farklıydı.

---

Sevil’in Duygusu: “Temizlik Her Zaman Arabada Başlamaz”

Sevil sessizce tabağı toplarken içinden geçirdi:

> “Yirmi yıldır bu adam aynı. Pasta yerken bile, pastayı değil planı düşünüyor.”

Ama onu da anlamak lazımdı. Arif’in düzeni, Sevil’in kaosu dengelemişti yıllardır.

O temizlik takıntısıyla evde her şey yerli yerindeydi, faturalar zamanında ödeniyordu, dolapta her şey alfabetikti.

Sevil’in hayatına huzur getirmişti ama bazen duyguların üstünü bu kadar düzenle kaplamak, insanı yavaşça uzaklaştırıyordu.

Kadın forumdaşlar burayı iyi anlayacaktır.

Çünkü bazen mesele arabayı yıkamak değil, o anda sevdiklerinin gözlerine bakabilmektir.

Pasta yenir, eller yapış yapış olur ama kahkaha atılır.

Arif’in planında o kahkaha yoktu.

---

O Akşamın Devamı: Pasta Bitti, Sessizlik Başladı

Saat 21.00 olmuştu.

Zeynep yatağa gidince ev sessizleşti.

Sevil mutfağı toplarken Arif garaja indi.

O sabah yağmurdan sonra arabada kalan su lekelerini görünce içi rahat etmemişti. Pastadan sonra da olsa, arabayı yıkamak için hortumu açtı.

Sular süzülürken, garaj kapısından Sevil seslendi:

> “Gerçekten pastadan sonra araç mı yıkanır, Arif?”

Arif dönüp baktı.

O bakışta hem savunma hem pişmanlık vardı.

> “Temizlemek iyi hissettiriyor,” dedi sessizce.

Sevil yaklaştı, arabaya değil, ona baktı:

> “Bazen kirli kalmak da gerekir Arif. Bazen o kirin içinde hatıra vardır. Pastanın kreması, Zeynep’in parmağı, senin gülüşün… Onları da yıkıyorsun farkında mısın?”

Arif sustu.

Suyun sesiyle birlikte bir şey daha aktı o gece:

Yıllardır kurduğu o “düzenin duvarları.”

---

Erkeklerin Mantığı, Kadınların Kalbi

Erkek forumdaşlar belki şöyle diyecektir:

> “Ya tamam da, araba pis kalınca ben de huzursuz oluyorum kardeşim.”

> Haklısınız. Arif de öyleydi. Düzenli olmak, hayatı kontrol etmek demektir.

> Ama bazen hayatın anlamı, kontrolsüz kahkaha atmakta gizlidir.

Kadın forumdaşlar ise belki şöyle yazacak:

> “Sevil gibi çok kadın var. Seviyor ama anlaşılmak istiyor. Bir kahve içmek, o anı paylaşmak istiyor, deterjan sesi değil.”

> Evet, haklısınız. Çünkü bir ilişkinin parladığı anlar, birlikte yapılan temizlikte değil, birlikte kirlenmeye razı olunanda saklıdır.

---

Bir Gün Sonra: Parlayan Araba, Durgun Yürek

Sabah olduğunda araba cam gibi parlıyordu.

Ama evin içi donuktu.

Sevil kahvaltı hazırladı, Zeynep okula gitti. Arif arabayı çalıştırmadan önce garaj aynasında kendine baktı.

Belki ilk defa o kadar parlak bir yansımada, kendini bu kadar solgun gördü.

O an anladı:

Pasta geçiciydi, araç da öyle.

Ama anlar, paylaşıldıkça kalıcı oluyordu.

Direksiyonu tuttu, motoru çalıştırdı ama yola çıkmadı.

Yavaşça indi, mutfağa döndü.

Sevil’in arkasına yaklaşıp sarıldı.

> “Bir dahaki doğum gününde arabayı yıkamam, söz,” dedi.

> Sevil sadece gülümsedi.

> “Yıka, ama birlikte yıkayalım o zaman,” dedi.

---

Forumda Alevlendirecek Sorular

1. Pastadan sonra araç yıkanır mı, yoksa biraz kremalı kalmak mı gerekir hayatta?

2. Erkeklerin düzen tutkusu mu kadınların duygusallığı mı ilişkiyi dengede tutar?

3. Sizce Arif’in yaptığı sadece bir “alışkanlık” mıydı, yoksa bir kaçış mı?

4. Birine “temiz bir hayat” sunmak isterken, “renksiz bir hayat” mı yaratıyoruz bazen?

5. Hiç siz de pastayı bırakıp, hortumu elinize aldığınız oldu mu?

---

Sonuç: Hayatın Üstündeki Krema

“Pastadan sonra araç yıkanır mı?” sorusu, aslında hepimizin içinde gizli bir çatışmayı anlatıyor.

Bir tarafımız düzeni, diğer tarafımız duyguyu istiyor.

Bir tarafımız kontrol etmek, diğer tarafımız teslim olmak istiyor.

Ama belki de mesele araçta, pastada ya da sabunda değil.

Mesele, birlikte gülebilmeyi unutmamakta.

Bazen kremayı arabanın kapısına bulaştırmak da güzeldir.

Çünkü o iz, bir hatadır belki, ama aynı zamanda bir anı.

Ve işte o an, herkesin cevabı değişir:

Kimi “Evet, yıkanır” der.

Kimi “Hayır, bırak kalsın.”

Ama herkes bilir ki, aslında o gece yıkanan araba değil, bir kalpti.

Şimdi soruyorum dostlar:

Siz olsaydınız, pastadan sonra neyi yıkardınız? Arabayı mı, duygunuzu mu, yoksa geçmişi mi?